ÜNİVERSİTELİLERİN BULUŞMA ADRESİ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ÜNİVERSİTELİLERİN BULUŞMA ADRESİ

ÜNİVERSİTE VE ÜNİVERSİTE ADAYLARININ BULUŞMA ADRESİ UNİBUL
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 GENEL KAVRAMLAR

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 347
Rep Gücü : 1014
Rep Puanı : 0
Kayıt tarihi : 25/07/12
Nerden : Uzaydan

GENEL KAVRAMLAR Empty
MesajKonu: GENEL KAVRAMLAR   GENEL KAVRAMLAR EmptyCuma Ağus. 24, 2012 2:21 pm

GENEL KAVRAMLAR

-A-
Adem-i Merkeziyet: Merkeze ait genel hizmetlerden ve yürütme yetkilerinden bir bölümünün yarı özerk ve bağımsız taşra birimlerine bırakılmasıdır.
Aforoz : Bir Hristiyanın kilise tarafından dinden çıkarılmasıdır.
Ahilik : Türkler arasında eskiden beri var olan dayanışma düzeninin; Anadolu'nun Türkleşmesi, İslâmlaşması sırasında yeni ve daha ileri düzeyde belirmesi sonucunda do...ğan esnaf teşkilâtına Ahilik denilmiştir. Dinî ve iktisadî bir karakter taşıyan teşkilat üyeleri arasında sağlam bir dayanışma kurulmuştur.
Anayasa : Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargılama güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel ve üstün yasaya anayasa denir.
Antant: Anlaşma.
Antlaşma : İki veya daha çok devletin saldırmazlık, savaşta ittifak gibi konularda yükümlülüklerini belirttikleri belge veya belgede belirtilen durum, muahede, pakt
Aşar : Osmanlı Devleti'nde mevsim sonunda toprak ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi.
Aristokratik Cumhuriyet: Siyasal hakların, (seçme ve seçilme) yalnız soylulara ait olduğu yönetim biçimidir.
Asimilasyon : Güçsüz kişilerin veya toplumların güçlü toplumların kültürel yapısı içinde erimesi.
Atabeylik : İslâmiyet'ten önceki Türk devletlerinde uygulanan atabeylik sistemi, İslâmiyet'ten sonra kurulan Türk devletlerinde de devam ettirilmiştir.
Selçuklu şehzadelerini eğiten, iyi bir yönetici ve komutan olarak yetişmesini sağlayan bilgili, tecrübeli görevlilere "Atabey" denilmiştir. Atabeyler, bir yere yönetici tayin edilen şehzadelerin yanına gönderilerek şehzadelere danışmanlık yaparlardı. Bu sistemle şehzadelerin iyi bir devlet adamı olarak yetiştirilmesi sağlanmıştır. Şehzadelerin yanında önemli bir etkinliğe sahip olan atabeyler, merkezi otoritenin zayıfladığı dönemlerde bağımsızlıklarını ilan ederek devletin parçalanmasına neden olmuşlardır. Osmanlı Devleti'nde atabeylerin görevini lala adı verilen görevliler üstlenmiştir.
Ateşkes Anlaşması : Savaşan tarafların çarpışmalara belli bir süre ara vermeyi kararlaştırmasıdır. En önemli sonucu, savaş halini sürdürmekle birlikte çarpışmaların ertelenmesidir. Barış antlaşması için başlangıç olabilir.
Avarız : Osmanlı Devleti'nde olağanüstü hallerde halka yüklenen malî, aynî ve bedeni vergilere avarız denilmiştir. Devletin giderek zayıflaması sonucunda avarız vergileri sürekli hale gelmiştir.

Ayan : Bir memleketin, bir bölgenin, bir kasabanın veya bir sınıfın ileri gelenleri hakkında kullanılan bir terimdir. XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı ülkesinin çeşitli yerlerinde, çoğu yerli ve önde gelen ailelerden olmak üzere türeyen sınıfa bu isim verilmiştir. XVIII. yüzyılda Osmanlı Devleti'nde ayanlar, halk tarafından seçilmiş, ayanlara devlet tarafından vergi toplama ve fiyatları kontrol etme ve bulunduğu bölgenin güvenliğini sağlama yetkisi verilmiştir. Sened-i İttifak ile ayanlar padişah tarafından resmen tanınmıştır.
Ayan Meclisi : Birinci Meşrutiyet Dönemi'nde kurulmuş ve üyeleri padişah tarafından belirlenmiştir. Bu meclisin kurulması, Mebusan Meclisi'nde padişahın gücünü artırmıştır. Ayan Meclisi uygulaması ulus egemenliğine ters düşmektedir. Bu nedenle TBMM Ayan Meclisi'nin kurulması yönündeki isteklere karşı çıkmıştır.
Aydınlanma Çağı : XVIII. yüzyıl Avrupasında düşüncenin bütün baskılardan kurtularak aklın kılavuzluğunda bağımsızlığa kavuştuğu dönem.
Azınlık : Bir ülkede yerleşmiş, fakat bünyesine girdikleri devletlerin halkından dil, ırk, din vb. bakımdan ayrılan topluluklardır.
-B-
Babıali: Osmanlı Devleti'nde başbakanlık demek olan sadrazamın ve bazı bakanlıkların içinde bulunduğu binaya verilen ad, hükümet merkezi.
Bağımlı : Başka bir devletin etkisi altında bulunan, kendi başına hareket edemeyen insan topluluğu veya ulus.
Bağımsızlık : Bir devletin veya milletin siyasal, askeri, ekonomik, kültürel vs. bütün alanlarda başka bir devletin veya milletin etkisi altında olmadan kendi çıkarları, duygu ve düşünceleri doğrultusunda hareket etmesidir. Örneğin;
- Duyun-u Umumiye İdaresi'nin çalışmaları
- Kapitülasyonların devam etmesi
- Anadolu'nun değişik yerlerinin işgal edilmesi
- Anlaşma Devletleri'nin padişahı ve İstanbul Hükü-meti'ni denetim altında tutması
- İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının uluslararası bir komisyon tarafından yönetilmesi
gibi gelişmeler Türk ulusunun bağımsız hareket etmesini engelleyen unsurlardır. Bağımsızlık, ulusal egemenlikle karıştırılmamalıdır. Bağımsızlık için belli bir rejimin kabul edilmesi gerekmez.

Barış Antlaşması : Savaşan devletlerin, savaşı kesin olarak bitirmelerini sağlayan yazılı sözleşme. Barış antlaşmalarında yalnız sınırlar değil, galiplerin ve mağlupların o andaki durumlarına göre siyasal, ekonomik ve askeri konular da düzenlenir.
Barış Konferansı : Genellikle ateşkes anlaşmalarından sonra veya böyle bir anlaşma yapılmadan, savaşan tarafların bir araya gelerek barışı kurmak üzere görüşmeleri.
Bolşevizm : Rus Sosyal Demokrat Partisi sol kanadının çoğunluğu tarafından ileri sürülen öğretiye denir. 1903'ten sonra Lenin taraftarı aşırı solculara Bolşevik denilmiştir. Bolşevikler 1917 ihtilali'yle Rusya'da iktidarı ele geçirerek Komünist Partisi'ni kurmuştur.
-C-
Cemiyet-i Mahsusa : Özel komisyon. 1876 Anayasa-sı'nı hazırlamıştır. Server Bey'in başkanlığındaki bu komisyon, Said Paşa'nın Türkçe'ye çevirdiği Fransız anayasası ile Mithat Paşa'nın Kanun-u Cedid adlı anayasa tasarısını inceleyerek ilk Kanun-u Esasi'yi ortaya koymuştur. Teşkilat değişik alanlarda uzman 28 kişiden oluşmuştur.
Cento (Merkezî Antlaşma Örgütü) : Bölgede barış ve güvenliği, ekonomik ve kültürel gelişmeyi sağlamak amacıyla Türkiye, İran, İngiltere ve Pakistan arasında kurulmuştur (1955). ABD, bu paktı destekledi. 1959'dan sonra Cento adını aldı ve merkezi Ankara'dan Londra'ya taşındı. Cento, 1979'da dağılmıştır.
Cizye : Müslüman ülkelerde gayrimüslim halktan korunmaları karşılığında alınan vergi. Din adamlarından, kadınlardan ve çocuklardan alınmazdı.
Cumhuriyet: Halkın egemenliğini doğrudan doğruya veya seçtiği temsilciler aracılığıyla kullandığı yönetim şeklidir.
Cunta : Bir ülkede zorla devlet yönetimine el koyan kişilerin oluşturduğu kurula denir.
Cülus Bahşişi: Osmanlı Devleti'nde tahta çıkan padişah tarafından askerlere, ulemaya ve devlet memurlarına verilen bahşiştir. Fatih döneminde kanun haline gelen bu uygulama, padişahların sık değiştiği ve hazinede para bulunmadığı dönemlerde sorunlara yol açmış; hatta ayaklanmalara neden olmuştur.
Çiftbozan : Osmanlı Devleti'nde ekip biçme ve vergi ödeme karşılığında kendisine verilen toprakları sebepsiz olarak ekmeyen kişilerden alınan bir vergidir. Bu uygulama ile üretim faaliyetlerinin devam ettirilmesi amaçlanmıştır.

-D-
Delege : Bir devlet ve kurul adına bir işi sonuçlandırmak için gönderilen kimse, yetkili, temsilci.
Demokrasi : Halk egemenliğidir. Halk için, halk adına halkın yönetimidir. Demokrasilerde vatandaşlara eşit haklar tanınmıştır. Vatandaşların düşüncelerini açıklama ve inanç özgürlüğü vardır. Kişilerin özgürlükleri ancak yargıç kararıyla kısıtlanabilir.
Denge Politikası : Haklarını veya topraklarını dışarıdan gelen saldırılara karşı koruyamayan devletlerin başka devletlerin yardımıyla varlığını sürdürme politikasına denir. Osmanlı Devleti, XVIII. yüzyılın sonunda Mısır'ın işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'nın desteğini alarak topraklarını işgalden kurtarabilmiştir. Osmanlı Devleti, 1798'den sonraki süreçte Avrupalı devletlerin menfaat çatışmalarından yararlanarak bu politika ile varlığını devam ettirmeye çalışmıştır.
Devlet: Belli bir ülkede, kanunlara göre kurulmuş bir hükümet yönetiminde örgütlenmiş, bağımsız topluluklara denir. Devlet, toplu halde yaşayan insanlar arasında güvenliği sağlar, hak ve adaleti korur. Yabancılara karşı vatanı korumak için hazırlık yapar. Devlet, toplumda düzeni sağlamak ve korumak amacıyla kurulmuştur. Devlet biçimleri genellikle Monarşi, Oligarşi ve Demokrasi olmak üzere üç grupta toplanmaktadır:
Monarşi: Bir hükümdarın (kralın) toplumu istediği gibi yönetmesidir.
Oligarşi: Devleti bir sınıfın yönetmesidir.
Demokrasi: Halkın kendisini yönetmesidir.
Devletçilik : Devletin ekonomiye doğrudan karıştığı ve birçok alanda halk yararına yatırım yaptığı sisteme denir. Devletçiliğin amacı ihtiyaç ekonomisini düzenlemektir.
Devşirme Sistemi: Osmanlı İmparatorluğu'nda saray ve askerlik görevi için Hristiyan çocukları arasından seçilen kişilere verilen isimdir.
Diktatör : Bütün siyasî yetkileri kendisinde toplamış olan devlet, hükümet ya da zümre başkanı.
Doktrin : Teori, fikir, düşünce.
Dogmatizm : Din veya otoritelerce ileri sürülen düşünce ve ilkeleri, delil aramaksızın bilgi sayan görüş tarzı.
Dominyon : Büyük Britanya İmparatorluğu'nun, beş ülke ile aynı haklara sahip olan denizaşırı parçalarından herbirine verilen ad (Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda gibi).
Duyun-u Umumiye İdaresi : Osmanlı Devleti'nin Batı ülkelerinden aldığı borçlara karşılık ilgili ülkelerin alacaklarını toplamak için kurdukları kurumun adı. Genel Borçlar İdaresi.
YGS/Tarih -

Genel Kavramlar

-E-
Egemenlik : Karar verme ve söz hakkına sahip olma yetkisidir. Karar yetkisi kimde ise egemenlik de ondadır. Demokratik yönetimlerde egemenlik millete aittir. Milli egemenliğin bulunduğu yerde oy kullanma ve meclisin bulunması zorunludur.
Emperyalizm : Bir devletin öteki ülkeleri denetimi altına alması veya ekonomik ve kültürel denetimi altında bulundurmasıdır.
Enderun : Devşirme çocuklardan yetenekli olanları Topkapı Sarayı'nda yönetici olarak yetiştirmek amacıyla faaliyet gösteren saray okulu.
Endülüjans : Katolik kilisesinin para karşılığında Hris-tiyan halkın günahlarını bağışlamasıdır.
Endüstri: Toplumların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hammaddeleri eşya haline getirme işlemlerinin tümü.
Engizisyon : Orta Çağ'da Katolik dünyasında dinî inançlara karşı gelenleri cezalandırmak üzere kurulan kilise mahkemelerinin adı.
Enterdi : Papa tarafından bir ülkenin toptan aforoz edilmesidir. Enterdi ilan edilen bir ülkede Hristiyanlıkla ilgili bütün faaliyetler durdurulurdu. Hiçbir kral veya derebeyi bu cezaya uğramaya cesaret edemediğinden papalar bu sayede krallar ve derebeyler üzerinde otorite kurmuşlardır.
Evrensellik : Meydana gelen bir olayın bütün toplumları ve dünyayı etkilemesidir. Coğrafya Keşifleri ve Fransız İhtilâli gibi.
-F-
Faşizm : "Herşey devlet içindir." anlayışı ile I. Dünya Savaşı'ndan sonra İtalya'da ortaya çıkan bir anlayıştır.
Federal Devlet: İçişlerinde bağımsız olup, dışişlerinde ortak bir kuruluşla temsil edilen devletlerin birleşmesinden oluşan devlet türüdür. ABD gibi.
Federasyon : Birden fazla devletin özel kanunlarını ve bağımsızlıklarını koruma şartıyla birleşerek bir tek devletin oluşturulmasıdır.
Feodalite : Feodal yönetimde devlet içişlerinde serbest hareket eden beyliklerden oluşur. Bu yönetim şekli devletlerin parçalanmasını kolaylaştıran, güçlü bir siyasal birliğin oluşmasını önleyen bir yapıya sahiptir.
Ferman : Hükümdar emri.
Feshetme : Kapatma, kaldırma veya iptal etme.
Fiilen ve Hukuken Sona Erme : Devlet topraklarının işgal edilmesi bir devletin fiilen sona erdiğini gösterir. Başkent, devlet başkanı ve hükümet gibi bir devletin hukuki varlığını gösteren unsurların ortadan kalkmasıyla devlet hukuken sona ermiş olur.

-G-
Ganimet: Savaşta düşmanlardan ele geçirilen mallar, paralar veya esirler.
Gaza : İslâm dinini yaymak için yapılan seferler
Genelge : Aynı konu üzerine bütün ilgililere gönderilen yazı, tamim.
Güçler Birliği : Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tek kişi veya organda toplanmasına denir.
Güvenoyu : Hükümetin parlamento içinden çıktığı sistemlerde güvenoyu önemli rol oynamaktadır. Hükümetin kurulduktan sonra çalışmalara başlayabilmesi için parlamento çoğunluğunun desteğini almasına güvenoyu denir.
-H-
Halkevleri : Türk halkının eğitim ve kültürünün gelişmesine yardımcı olmak için 19 Şubat 1932'de kurulmuş bir örgüttür. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yan örgütü olarak kuruldu. Halkevleri 1951 yılında kapatıldı. 1961'de Bakanlar Kurulu'nun kararıyla Halkevlerinin yerine Türk Kültür Dernekleri kurulmuştur.
Himaye : Koruma, gözetme, esirgeme.
Höyük : Tarih boyunca çeşitli nedenlerle yıkılan yerleşme bölgelerinde, yıkıntıların üst üste birikmesiyle oluşan tepe.
Hukuken Tanıma : İki devletin birbiriyle görüşmesi ve birbirini muhatap kabul etmesidir. Resmen tanımada ise, iki devletin birbirini tanıdığını gösteren bir antlaşma imzalamaları gerekmektedir.
Hümanizm : Eski Yunan ve Latin kültürünü en yüksek kültür örneği olarak alan ve Orta Çağ'ın skolastik düşünüşüne karşı XVI. yüzyıl Avrupasında doğan ve gelişen felsefe, bilim ve sanat görüşü; insanlık sevgisini en yüce amaç ve olgunluk sayan doktrin.
-I-
Islahat: Herhangi bir kuruluşta, devlet düzeninde eskimiş ya da bozulmuş olan yanları düzeltmektir. Osmanlı tarihinde XVII. yüzyıldan başlayarak kurumlarda yapılan düzenlemelere ve XVIII. yüzyıldan itibaren Batı örneğine göre girişilen yenileşme ve ilerleme atılımlarına ıslahat denilmiştir.
-İ-
İhtilal: Bir devletin ekonomik, sosyal ve politik yapısını birdenbire değiştirmek için çıkan zorlayıcı eylem.
İlhak: Katma, bağlama, ekleme, egemenliği altına alma.

? Genel Kavramlar

İkta : Gelirleri hizmet veya mal karşılığı olarak komutanlara, askerlere ve devlet memurlarına verilen topraklara ikta denir, ikta verilen kişilerin görev sürelerinin dolması üzerine iktaları da ellerinden alınırdı, sisteminin faydaları şunlardır:
- Toprak gelirleriyle memurların ve komutanların maaşları karşılanmış, savaşa hazır askerler yetiştirilmiştir.
- Üretim kontrol altına alınarak artırılmıştır.
- Taşrada devlet otoritesi sağlanmıştır.
- Göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçmesi sağlanmıştır.
İltizam : XVI. yüzyıldan itibaren bazı eyaletlerin vergilerinin açık artırma yoluyla, belirli bir bedel karşılığında, mültezim adı verilen kişilere bırakılmasına iltizam denir.
İmparatorluk : Bir imparator tarafından yönetilen ve egemenliği altında birçok milleti ve topluluğu bulunduran büyük devletlere verilen isimdir.
İmtiyaz : Bir kişiye ya da kurula verilen ayrıcalık.
İnkılâp : Değişme, bir hâlden başka bir hâle dönme, yenilik hareketleri.
İrade : Bir şeyi yapmayı veya yapmamayı belirten iç güç, isteme yetkisi.
İstiklâl: Bağımsızlık
-K-
Kabine : Bakanlar Kurulu.
Kabine Sistemi: Devlet başkanı tarafından atanan bir başbakanın hazırlayacağı bakanlar kurulunun, devlet başkanı tarafından onaylanmasından sonra meclisin güvenoyuna sunulmasına kabine sistemi denir.
Cumhuriyetin ilanından sonra kabine sistemine geçilerek hükümetin kurulması ve dolayısıyla yürütme işlerinin hızlandırılması sağlanmıştır.
Kabotaj : Bir devletin kıyılarındaki iskele ve limanlar arasında deniz ticareti yapma hakkını kendi yurttaşlarına ve bayrağını taşıyan gemilere tanımasıdır. Bu durum milli ekonominin gelişmesinde etkili olmuştur. Ülkemizde 1 Temmuz Kabotaj Bayramı'dır.
Kapitalizm : Bu sistemde devletin ekonomiye müdahalesi yoktur. Ülkede ekonomik faaliyetler serbesttir.
Kapitülasyon : Bir devletin başka bir devlete ekonomik, siyasal, kültürel ve adli ayrıcalıklar vermesidir.
Kast: Kast, meslekleri babadan oğula geçen ve aynı geleneklere bağlı bulunan gruplar topluluğudur. Herkes babasının mesleğine girmek zorundadır.

Kastlar arasında geçiş yoktur. Aynı kasttan olmayanlar evlenemez. Her kastın kendi içinde dayanışması vardır. Bu sistem Hint halkının kaynaşamamasının ve millet haline gelememesinin en önemli nedeni olmuştur.
Koloni : Bir devletin fazla nüfusunu yerleştirmek için ülkesi dışında kurduğu ve ana vatanın bir parçası sayılan yerleşme alanları.
Komünizm : Sanayi Devrimi'nden sonra işçi sınıfının sömürülmesine karşı çıkan bir akımdır. Komünizmde; özel mülkiyet yoktur, tek parti ve siyasi görüş vardır, herşey halk adına devletin denetiminde olup katı bir devletçilik anlayışı vardır.
Konfederasyon : Bağımsız devletlerin ortak ve sınırlı imkanlar için, iç ve dış egemenliklerini koruyarak, bir antlaşmayla oluşturdukları topluluk.
Kongre : Çeşitli ülkelerin yöneticilerinin, elçilerinin ve delegelerin katılmasıyla yapılan toplantıdır. Başka bir deyişle ortak sorunlara karşı ortak çözüm üretmek için bir araya gelen yetkili kişilerin toplantısıdır.
Kurucu Meclis : Bir devletin anayasasını hazırlamak ve kabul etmekle görevli meclise, "kurucu meclis" denir.
Kurultay : Eski Türklerde ve Moğollarda siyasî, askerî ve ekonomik kararların alındığı meclis. Bu terim Moğolca'dan Türkçe'ye geçmiştir.
Kut: Türklerin hakimiyet anlayışına göre, Tanrı yeryüzünü yönetme yetkisini (Kut) Türk hükümdarlarına vermiştir. Kut anlayışına göre, ülke toprakları hanedan üyelerinin ortak malı kabul edilmiştir. Bu sistem Türk devletlerinde bazı olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Çünkü bu sistem nedeniyle sık sık taht kavgaları çıkmış ve Türk devletleri kısa sürede parçalanmıştır.
Kuvvetler Birliği : Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tek bir kurumda toplanmasına kuvvetler birliği denir. Yeni Türk Devleti'nde 1921 Anayasası'na göre bu yetkilerin kullanma hakkı TBMM'ye verilmiştir. Türkiye'de 1921 Anayasası ile TBMM'ye verilen yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin kullanım hakkı 1961 Anayasası'na kadar devam etmiş bu tarihten sonraki süreçte Türkiye Cumhuriyeti kuvvetler ayrılığı ilkesini benimsemiştir.
Türkiye'de kuvvetler birliği ilkesinin benimsenmesinde 1921 yılında Kurtuluş Savaşı'nın devam etmesi, olağanüstü dönemde kararların çabuk alınmasına ve uygulanmasına ihtiyaç duyulması etkili olmuştur.
-L-
Liberalizm : Kişi özgürlüklerinin her alanda mümkün olduğu ölçüde az sınırlanması. Ekonomik liberalizm, ekonomi alanında kişilerin tam özgürlüğüdür. Siyasal liberalizm ise, siyasal etkinlikler için kişilere tüm özgürlüklerin tanınmasıdır.
Levent: Osmanlı donanmasında görevli askerlere verilen isim.

Genel Kavramlar

Liva : Osmanlı Devleti'nde ilden küçük, ilçeden büyük olan bir yönetim bölgesi.
Lonca : Aynı meslekten kimselerin, özellikle esnaf ve zanaatkarların çalışma ve pazar meselelerini çözmek ve mesleğe yeni eleman yetiştirmek amacıyla kurulan birliktir.
-M-
Manda ve himaye : Mevcut sistem ile kendini idare edemeyen toplumların başka bir devlet tarafından idare edilmesidir. Bu sistem bağımsızlığa aykırıdır.
Mandater Yönetim: Mandater yönetim tarzı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra sömürgeci devletler tarafından Wil-son İlkelerini kendi emelleri doğrultusunda kullanmak amacıyla ortaya atılmıştır.
I. Dünya Savaşı sırasında güçlü müttefiklere ihtiyaç duyan İngiltere ve Fransa; ABD'yi yanlarına çekebilmek amacıyla VVilson İlkelerini kabul etmişlerdi. Bu il-kelerdeki galip devletlerin mağlup devletlerden toprak ve savaş tazminatı almamasını da kabul etmişlerdi. Ancak savaştan galip çıkınca emellerini gerçekleştirmek ve zararlarını karşılamak amacıyla mandater yönetim sistemini ortaya atmışlardı.
Mandater yönetim; henüz bağımsız yaşama yeteneğine sahip olamayan ülkelerin bu yeteneğe erişinceye kadar Milletler Cemiyeti tarafından belirlenecek bir devlet tarafından yönetilmesi demektir. Bu yöntemin uygulanması sonucunda galip devletler,
- VVilson İlkeleri ile çelişmekten kurtulmuştur.
- Sömürgecilik faaliyetlerini mandater yönetimle gerçekleştirmişler; işgal ettikleri yerlerin yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kullanmışlardır.
Mandater yönetim anlayışı, sömürülen ulusların bağımsızlık bilincinin gelişmesini engellemiş ve kendi kendilerini yönetme yeteneğinin gelişmesini önlemiştir.
Mecelle : Osmanlı İmparatorluğumda Tanzimat Dev-ri'nde, Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında bir kurul tarafından İslâm hukukuna göre hazırlanmış o zamanın medeni kanunudur. Bütünü 1851 maddedir.
Meclis Hükümeti : Meclis hükümeti sistemi, meclisin üstünlüğü ilkesine dayanır; yasama ve yürütme yetkisi Mecliste toplanmıştır. Yürütme görevini üstlenen kurul, Meclis tarafından seçilir; meclisin emirleri doğrultusunda, Meclis adına bu görevi yerine getirir.
Yürütme görevini üstlenen kurul üyeleri, bakanlıklar dikkate alınarak tek tek meclis tarafından seçilir. Ayrıca bir başbakan yoktur. Her bakan meclise karşı yalnız kendi etkinliklerinden sorumludur. Ortak sorumluluk sözkonusu değildir.
Yürütmenin Meclisi dağıtma gibi herhangi bir yetkisi yoktur. Meclisle yürütme arasında görüş aykırılığı olduğunda, yürütme, Meclisin aldığı karar doğrultusunda görevine devam eder.
- YGS/Tarih

Medeni Kanun : Kişi, aile, miras ve eşya hukuku ile ilgili ilişkileri düzenleyen kanundur. Türk Medeni Kanunu, İsviçre Medeni Kanunu'na uygun olarak hazırlanmıştır (17 Şubat 1926).
Merkantilizm : Amerika'da altın ve gümüş madenlerinin bulunmasından sonra XVI. ve XVII. yüzyılda ortaya atılan ve bir devletin zenginliğinin değerli madenlere sahip olmaktan ileri geldiğini savunarak, bu madenlerin hangi araçlarla elde edileceğini belirten iktisat doktrini.
Merkezi Yönetim : Yönetimin bir merkezde toplanması, bir elden gerçekleştirilmesi. Osmanlı Devleti'nin güçlü olduğu dönemlerde bütün devlet işleri padişahın emir ve istekleri doğrultusunda yürütülmüştür. Ancak devletin ve yönetimin zayıfladığı dönemlerde ayanlar, beylerbeyleri ve yeniçeriler kendi başlarına buyruk hareket etmişlerdir. Bazen de yeniçeriler yönetimi etkilemişlerdir. Osmanlı Devleti'nde merkezi yönetimi (padişahı) güçlendirmek amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalara,
- Âyanlıkların kaldırılması
- Devlet yönetimine bakanlık usulünün getirilmesi
- Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması
- Memurların can ve mal güvenliğinin sağlanması
- Timar ve zeametin kaldırılarak maaşların merkezden ödenmesi
- Polis ve posta teşkilatlarının kurulması
- Memurları ve yöneticilerin merkezden tayin edilmesi
- Demiryolu ve haberleşme hatlarının genişletilmesi
gibi faaliyetler örnek olarak gösterilebilir.
Meşrutiyet: Bir ülkede meclis ile başta bir hükümdar bulunan idare şekline denir. Meşrutî idarelerde halk yönetime katılma olanağı kazanır.
Milis : Orduya yardımcı olarak toplanan silâhlı halk kuvveti.
Millet: Aynı topraklar üzerinde yaşayan, aynı dili konuşan, aralarında tarih ve kültür birliği bulunan insanların oluşturduğu topluluktur.
Miri: Devlete ait.
Misak : Sözleşme, anlaşma, ant, bağlaşma.
Monarşi: Bir devlette irs yoluyla veya seçimle verilen yetkilerin tek bir kişi tarafından kullanıldığı yönetim (krallık) şeklidir. Monarşilerde devletin başındaki kişi kendisini kimseye karşı sorumlu görmez.
Mübadele : Değiştirme, değiş tokuş etme.
Mülkî: Devletin sivil yönetimine ilişkin.
Müstemleke : Sömürge.
Mütareke : Savaşan tarafların ateşi belli bir süre için kesmesi, ateşkes.

-N-
Nasyonel Sosyalizm (Nazizim) : Toplum adına devleti ön plana çıkaran, Almanya'da ortaya atılan bir sistemdir.
Nota : Bir devletin başka bir devlete veya onun elçisine verdiği yazılı bildiri.
-O-
Oligarşi: Bir sınıfın, zümrenin yönetimi üstlenmesidir. Örneğin asillerin etkili olduğu yönetim tarzı oligarşidir.
Oy Birliği : Bir konuda bütün oyların birleşmesi.
-Ö-
Özerk Yönetim : Bir devletin kendine bağlı bölgelerden bazılarına içişlerinde serbestlik vermesine denir. Özerk devletler dış işlerinde serbest hareket edemezler. Osmanlı İmparatorluğu XIX. yüzyılda Rusya'nın baskıları sonucunda Sırbistan'a özerklik tanımıştır. Bu sistemde Sırbistan'ın dış ilişkilerinde Osmanlı Devle-ti'ne bağlılığını sürdürmesi gerekmektedir.
Osmanlı Devleti, Rusya'nın Sırp isyanına müdahalesini önlemek amacıyla,
- Sırplara yöneticilerini seçme ve vergileri toplama
- Başknez'e Belgrad paşası yanında temsilci bulundurma
- Sırplara kendi aralarında adalet işlerini düzenleme
ayrıcalıklarını tanımıştır.
Özgürlük : Herhangi bir kısıtlamaya bağlı olmaksızın her türlü dış etkiden bağımsız olarak kendi irade ve düşüncesine dayanarak karar verme durumu, hürriyet.
-P-
Pakt: Anlaşma.
Panslavizm Politikası : Slav asıllı toplulukları (Rus, Sırp, Leh, Çek, Hırvat, Slovak, Bulgar, Ukrayn, Sloven vs) siyasal ve kültürel bakımdan birleştirmek isteyen harekete Panslavizm denilir. XIX. yüzyılın ilk yarısında Doğu Avrupa'da başlayan bu hareket küçük Slav toplulukları güçlendirmeyi amaçlıyordu. Rusya, 1856 Paris Antlaşması'nda amaçlarının engellenmesiyle Panslavizm politikasına yeni bir boyut kazandırmış ve zamanla bu politikasını bütün Slavları Rusya'nın liderliği altında birleştirme şekline dönüştürmüştür.
Rusya Panslavizm politikasıyla;
- Osmanlı Devleti'nin içişlerine karışarak parçalamayı,
- Balkanlara egemen olmayı,
- Balkanlar üzerinden sıcak denizlere ulaşmayı

Parlamento : Başlıca görevi yasama, devlet bütçesini çıkarma, hükümeti denetleme olan ve üyeleri halk tarafından belirli bir süre için seçilen meclis veya meclisler.
Protokol: İki ayrı hükümete mensup temsilcilerin belli konularda uyuştuklarını gösteren imzalı belge.
-R-
Rasathane: Gözlem evi.
Reform : Bir şeyin özellikle bir kurumun işleyişini düzeltmek amacıyla getirilen köklü değişiklik. XVI. yüzyılda Avrupa Hristiyanlığının bir bölümünün, Roma kilisesi tahakkümünden çıkmasına ve Protestan kiliselerin kurulmasına sebep olan dinî hareket.
Rönesans : XV. ve XVI. yüzyıllarda önce İtalya'da, daha sonra diğer Avrupa devletlerinde görülen sanat ve bilim alanındaki gelişme ve değişikliklere "yeniden doğuş" anlamında Rönesans denmiştir.
Restorasyon : Tamir etme, düzeltme.
-S-
Saliyane: Yıllık vergi.
Salt çoğunluk : Mecliste toplam üyenin yarısından bir fazlası oy toplamı.
Senato : Batı parlamentolarının bir bölümü, fakülteler arası yüksek kurul.
Siyasal Birlik : Bir ülkenin, bir bölgenin tamamının yalnız bir güç tarafından yönetilmesi.
Siyasal Parti : Çeşitli görüşlere sahip insanların bir araya gelip teşkilâtlanması, teşkilâtlanmış gruplar.
Sosyal Devlet: Halkın arasındaki eşitsizliği gidermeye çalışan, güçsüz ve yoksul sınıflara yardımı görev kabul eden yönetim anlayışı.
Sömürge : Bir devletin başka bir ülkeyi ve üzerinde yaşayan ulusu egemenliği altına alarak onlara hiçbiı hak tanımaması, buradan ekonomik ve siyasal çıkarlaı sağlaması şeklinde kurduğu sömürü düzeni.
Süreç : Olaylann ya da olguların belli bir taslağa uygun ve belli bir sonuca varacak biçimde düzenlenme si, ardarda sıralanması. Bir şeyin yapılış, üretiliş biçimini oluşturan sürekli işlemler, eylemler dizisi.
-T-
Tamim : Genelge
Tanzimat Dönemi Mahkemeleri
Osmanlı adliye teşkilatında Tanzimat'tan itibaren be: mahkeme faaliyet göstermiştir. Bu mahkemeleri kısa ca açıklayalım.
YGS/Tarih

Genel Kavramlar

Şer'iyye Mahkemeleri: İslam hukukunun uygulandığı mahkemelerdir. Bu mahkemelerde kadılar görev yapmış ve Müslümanların davalarına bakılmıştır.
Azınlık Cemaat Mahkemeleri: Her azınlığın dini yönden bağlı bulunduğu kiliselerin bünyesinde kurulan mahkemelerdi. Bu mahkemelerde azınlıkların evlenme, miras gibi sosyal yaşamları ile ilgili hükümler verilmekteydi.
Konsolosluk Mahkemeleri: Bu mahkemeler, Avrupalı devletler tarafından Osmanlı ülkesinde kapitülasyonlardan yararlanarak kurulmuştur. Konsolosluk bünyesinde kurulan bu mahkemelerde Avrupalı devletlerin Osmanlı ülkesinde yaşayan vatandaşlarının davaları görülmüştür.
Nizamiye Mahkemeleri: Bu mahkemeler, XIX. yüzyılda sosyal ve ekonomik alanda yapılan köklü değişikliklere paralel olarak hukuk alanında düzenlemelere duyulan ihtiyaçtan dolayı kurulmuştur. Bu mahkemeler Müslüman ve gayrimüslim halkın davalarına bakarak şer'iyye mahkemelerinin yükünü hafifletmiş, yeni dönemde ortaya çıkan sorunlara çözümler aramıştır. Ancak Nizamiye mahkemeleri hukuk alanında ikiliğe ve kargaşaya yol açmıştır. Nizamiye mahkemelerindeki hakimlerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Avrupa kanunlarının da etkisiyle Mecelle hazırlanmıştır. Zamanın ihtiyaçlarına göre bu mahkemelerde değişiklikler yapılmıştır.
Ticaret Mahkemeleri: Ticaret alanında ortaya çıkan anlaşmazlıkları çözmek ve XIX. yüzyılda yapılan yeniliklere ve siyasal duruma cevap vermek amacıyla kurulmuş mahkemelerdir. Bu mahkemelerde Avrupa usulüne göre yargılama yapılmış ve Hristiyanlar tanık olarak bulunabilmiştir. Ticaret mahkemeleri; ticaret nazırının başkanlığında yedisi Osmanlı halkından, yedisi yabancı devlet halkından olan on dört üyeden kurulmuştur.
Osmanlı Devleti'nin hukuk alanında Batılılaşmasında,
- Osmanlı devlet adamlarının Avrupa'daki hukuk hareketlerinin ve kanunlaştırma faaliyetlerinin etisin-de kalması
- Avrupalı devletlerin kendi hukuki yapılarını ve kanunlarını kabul ettirmek için baskı yapmaları
- Avrupa tarzında yapılan ıslahatların hukuk alanında düzenlemeleri zorunlu hale getirmesi
etkili olmuştur.
Avrupa devletlerin etkisiyle hukuk alanında birçok mahkemenin faaliyet göstermesi; Osmanlı Devleti'nde hukuk birliğinin bozulmasına ve Avrupalı devletlerin Osmanlıların içişlerine müdahale etmesine ortam hazırlamıştır.
Tavaif-i Mülûk : Abbasilerin merkezi otoritesinin zayıflaması sonucunda kurulan küçük devletlere verilen isimdir.
Tek Dereceli Seçim : Seçmenlerin adaylan doğrudan doğruya seçmeleri. İki dereceli seçimde seçmenler oylarını "İkinci seçmen" denilen kişilere verirler, onlar da asıl seçimi yaparlar. Tek dereceli seçim vatandaşın isteğini doğrudan doğruya yansıttığından daha demokratiktir.

Teokrasi: Devlet yönetiminde din kurallarının etkili olması, din adamlarının üst düzey memurlukları üstlenmesidir.
Totaliter : Egemenlik gücünün tek elde toplandığı ve demokratik olmayan devletlere verilen genel ad.
-U-
Ulufe : Osmanlı Devleti'nde kapıkulu askerlerine üç ayda bir verilen maaşa ulufe denilmiştir.
Ulufe Alım Satımı: Osmanlı Devleti'nde kapıkulu askerlerine üç ayda bir verilen maaşa ulufe denilmiştir. Yeniçeri Ocağı'nın iyice bozulduğu XVIII. yüzyılda ulufe alım satımı serbest bırakılmıştır (1740). Bazı yeniçeriler ulufelerini esnaflara satmışlar ve maaşlar askerlik yapmayan bu kişiler tarafından alınmıştır. Ayrıca ölen yeniçerilerin durumu bildirilmeyerek maaşları başkaları tarafından alınmaya devam edilmiştir. Bu alım satımda Yeniçeri ağaları devletin zarar görmesine rağmen çıkarlarını sürdürmüşlerdir. Bu gelişmeler kanunlara uyulmadığını ve devletin zarara uğratıldığını göstermektedir. I. Abdülhamit döneminde ulufe alım satımı yaslanmıştır. Ancak II. Mahmut tarafından Yeniçeri Ocağı kaldırılıncaya kadar bu uygulamanın önüne geçilememiştir. Hatta ulufe alım satımının yasaklanmasından zarar gören esnaflar ve askerler yenilik hareketlerinin engellenmesine çalışmışlardır.
Ulusal Egemenlik : Ulusal egemenlik, bir ulusun kendisini yönetecek kişileri belirlemesi, belli bir süreliğine seçtiği kişilere vekalet vermesidir. Ulusal egemenlik ilkesinin gerçekleştirilebilmesi için bağımsızlık temel ilkelerden birisidir. Türkiye'de ulusal egemenliğin gerçekleştirilmesi için,
- TBMM'nin açılması
- Saltanatın kaldırılması
- Cumhuriyetin ilan edilmesi
- Siyasal partilerin kurulması
- Kadınların da seçimlere katılması gibi çalışmalar yapılmıştır.
Ulusçuluk : Her ulusun kendine özgü kültür ve geleneklerine bağlı kalıp kendi varlığını herşeyin üstünde tutarak yaşaması gereğine inanan görüş.
Uyruk : Bir devletin yönetimi altında bulunan kimse.
-Ü-
Ültimatom : Bir devletin başka bir devlete yaptığı son ve kesin önerme.
Ümmetçilik : Kişilerin milliyetleri yerine dinleri önemlidir. Birden çok millet din duygusuyla bir arada tutulabilir. Semavi dinlere inanan kişiler ümmetçilik kavramı içine girmektedir.

Genel Kavramlar

-v-
Veliaht : Bir hükümdardan sonra hükümdar olacak kimse.
Vicdan özgürlüğü: Bir devlette vatandaşların dinî inançlarında serbestliği. Devletin vatandaşların şu veya bu dine eğilimlerini engellememesi veya desteklememesi. Vatandaşların birbirlerinin inançlarına karışa-maması.
Vilâyet-i Sitte : Altı il. (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Sivas, Elazığ).

-Y-
Yasa : Devletin yasama kurulunca, herkesçe uyulma üzere konulan her türlü kural, kanun.
Yasal: Yasalara, hukuk düzenine uygun olma, meşrı -Z-
Zaviye : Küçük tekke, köşe
Zımmi : İslâm devletlerinin egemenliğini kabul ede gayrimüslimlere verilen isim.
Zümre : Belli amaçlara sahip topluluklardan oluşa çeşitli kümeler, gruplar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://unibul.yetkin-forum.com
 
GENEL KAVRAMLAR
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» GENEL ÜCRET UYGULAMASI YAPILAN YURTLARDA AYLIK YATAK ÜCRETİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ÜNİVERSİTELİLERİN BULUŞMA ADRESİ  :: 2013 YGS LYS :: YGS LYS PRATİK ŞİFRELEMELER-
Buraya geçin: